10 Şubat 2008 Pazar

RASTGELE...

İçimde Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın coşkusu var...
Ama onun gibi dilimde çağlayanlarım yok...
"Kardaş, görmüyorum ama hala duyabiliyorum" deyişinde buluyorum kendimi.
Güneşin parlak ışıkları, kışın ürpertisini üzerimden alırken, 19 bahar geçirdiğim memleketimin özlemi yüreğimi yakıyor.
Bulutsuz günlerim...
Kızılırmak Kıyıları'nda geçirdiğim 19 bahar...
Sonra 37 kış üşümüş bedenime bakıp, Cahit Sıktı gibi yolun yarısını geçtiğime hayıflansam da...
Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın, "Ben çok yaşlı bir çocuğum" sözlerinde teselli buluyorum...
İçime dolan çocuksu yaşama sevincine dört elle sarılıyorum.
Sadece benim olan "Hatıralarım" var ya...
Gukuk kuşunun sesi çınlıyor kulaklarımda...
"Aç karnına sesini duyarsan. uğursuzluk getirir" derdi annem...
O bahar ektiğin tohumlar çürürmüş..
O zaman Temuçin'in Orman Kızı'nın Ruhu'ndan korkan inançlarından habersizdim ama ben de ürkerdim güneşin aydınlığına geçit vermeyen meşelerin tenhalığından...
Yine konuşuyor üstat...
"Geçip gideceksin
karanlığın
Nereye götürdüğünü hiç bilmeden...."
Nasılsa bir gün gideceğim...
Ama şimdinin tadını çıkarmalıyım...
Rüyadan uyanmaya niyetim yok.
Ruhumu coşkularımdan koparmaya çalışan gri duvarlara inat, çiçekli bahçeler hayal ediyorum. Kucağıma papatyalar doldurmuşum, kocaman bir taç yapacağım saçların için...
Bir zambak gizlenmiş kayaların arasına...
Kan kırmızı çiçeğiyle bahara göz kırpıyor....
Sınıfta 3. sıradayım, Leyla arkamda...
Bir tebessüm kaplıyor yüzümü ona bakarken...
Onun gülümsemesi zambaklardan güzel...
Öğretmen görse de kimin umurunda...
"Ben adam olmak istemiyorum..."
Babamın oltasını aşırıp balığa gidiyorum...
Kaçan balıklar gerçekten de büyük oluyor...
Haydi rastgele...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Sehr Schön Herr Karci.
Danke!!