24 Nisan 2008 Perşembe

Kartoncu teyze...

Yere oturmuştu.
Güçsüz kollarıyla çuvalına sığdıramadığı kartonları bükmek için olağanüstü bir gayret gösteriyordu.
Yanında durup izlemeye başladım.
Başını kaldırıp kuşkulu ve korkulu gözlerle süzdü beni...
Sonra işine devam etti...
"Kolay gelsin teyze!" .
"Sağolasın yavrum!" derken eminim içinden, "Bu münasebetsiz akşam akşam nereden çıktı" diye düşünüyordu...
Nurlu yüzündeki çizgiler adeta acılarını gömmeye yarayan çukurlara dönüşmüştü... Bakışlarındaki hüzün içime işledi...
Başındaki beyaz yazması kirlenmiş, basma eteği toz-toprak içindeydi...
Benden çekindiğini farkettim...
Endişelerini giderecek bir şeyler söylemeliydim...
"Ne zamandır bu işi yapıyorsun" sorum iyice huzurunu kaçırdı...
Tedirgin bir şekilde, "Bugün başladım, öğlenden sonra..." dedi.
Daha önce pazarda sabun sattığını ve bunun belediye tarafından engellediğini bilemezdim...
Elimde çantayı görünce resmi görevli olduğumu sanmıştı...
Beni kendine yakın hissetmesi için yanına çömeldim.
"Benim annem de senin yaşlarında. Yaşlıların çalışmasına çok üzülüyorum. Kimsen yok mu?" sözlerim içini ferahlattı...
"Napcan oğul!" diye başladı söze..
Kızlarının evlenip gittiğini, üniversitede okuyan oğullarının da onlara bir yararı olmadığını söyledi...
"Oğlum Ankara'da cep telefonu mühendisliği okuyor!.." dedi..
1945 Tekirdağ Hayrabolu doğumlu olduğunu söyledi sonra...
Eşinin astım hastası olduğunu, bir takım tedavi ve film giderleri için kağıtçıdan aldığı 450 milyon lira borcu bu şekilde kapatmaya çalıştığını anlattı...
"Kağıtçı tanıdık. Sağolsun bana yardımcı oluyor" sözleriyle minnetini ifade etti..
Artık sırlarımızı paylaşacak kadar yakındık birbirimize...
Hikayesinin ayrıntılarına girince gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı...
Bir yandan anlatıyor, bir yandan ağlıyordu...
"Yavrum, pazarda sabun satıyordum. Pazarcılar yardımcı oluyordu ama belediye yasakladı. Cuma pazarında 6 tane tahtamız vardı. Kocam yaşlandı, işletemiyor diye belediye elimizden aldı.. Ağlaya ağlaya gözümde yaş kalmadı yavrum. Yerlerimizi geri alamadık. Belediyenin avukatına gittik, 'Ben karışamam teyze' dedi. AK Parti'ye gittik. Başbakanı arayın diye bir telefon verdiler. Aradık aradık ulaşamadık. Belediye başkanından tahtalarımıza karşılık hiç olmazsa bize bir halk ekmek yeri vermesini istedik. 'Elimdeki ekmeği ben yiyemiyor muyum da size vereceğim' diye tersledi bizi..."
"Yerlerinizin tapusu var mı" diye sordum...
"Var yavrum var..."
"Ben gazeteciyim. Sorununuzla ilgileneceğim. Bana tapularınızın fotokopisini verirsiniz, ben belediye başkanı ile konuşurum..." dedim..
Yalvaran gözlerle yüzüme baktı...
"Bir halletseniz size her gün her gece dua ederim..."
Kendisini hayallere kaptırıp sonra üzülmesini istemediğim için, "Kesin hallederim diye bir şey söyleyemem teyze... Benim elimde olan bir şey değil. Ama yine de bir hakkınız varsa bunu aramak için size yardımcı olacağım" karşılığını verdim.
Yüzüne bir sevinç dalgası yayıldı yine de...
Kuruyan gözyaşları yanaklarında lekeler oluşturmuştu...
Kötü niyetli olmadığımdan emindi artık..
Kağıt işini bir süredir yaptığını, günde 20-30 kilo topladığını ve kilosu 100 kuruştan sattığını söyledi.
"Eviniz kira mı?"
"Yok yavrum ev kendimizin. Yoksa nasıl geçiniriz. Eşim de astım hastası..."
"Telefonun var mı teyze ben seni arayacağım..."
"Evet var. Aradığın zaman Kartoncu Teyze de ben senin olduğunu bilirim..."
Ayrılırken Hazreti Ömer'in yaşlı kadına yiyecek taşıdığı sahne canlandı gözümde...
Aynı ahlak ve terbiyeyi temsil ettiği iddiasıyla hizmete talip olanları düşündüm sonra...
Zulüm bizden olmayanlardan gelse katlanacak bir tesellisi olurdu...
Bizden saydıklarımızın eziyeti çok daha ağır geliyor...
Uzaklaşırken, Seyfi Baba'nın ziyaretinden dönen Mehmet Akif Ersoy'un ruh halini yaşıyordum...
"Benim de koptu içimden şu tehassür (çaresizlikten dolayı duyulan üzüntü) ebedi.
Ya hamiyyetsiz (merhametsizlik) olaydım, ya param olsa idi!"

3 yorum:

Adsız dedi ki...

mrb kenan o teyzeye yardım etmenden daha güzel bişey olamaz.
Umarım teyze için yapmak istediğini yapabilirsin.Ayrıca yazılarında süper..
filiz

Kenan KARCI dedi ki...

Bu yorumu yazanın kim olduğunu merak ettim. Tekrar girip kendisini tanıtıcı bir mesaj bırakırsa sevinirim...

Adsız dedi ki...

Kenan Ağabey,
kalbindeki insan sevgisi ve samimiyetini o kadar güzel yansıtmışsın ki, yorumlar seni anlatmakta ve anlamakta mutlaka yetersiz kalacaktır.
Yorgun bir günü hüzünle kapatmamı sağlayan bu güzel yazın, umarım toplumda sadece görebildikleriyle yetinenlere yön ve yol gösterici olmada etkili olacaktır.
Teyze şanslı bir insan ki, sen O'nu buldun ama unutma ki her yerde bir Kenan karcı olamaz.
Selam ve sevgilerimle...
Ahmet KORKMAZ